Sarıkamış'tan sonra
Sarıkamış Harekatı'ndan sonra hiçbir şey bitmiş değildi. Ruslar, sadece 1916/1917 kışında 100 binin üzerinde kayıp vermişti. Bu rakam, sadece soğuk havaları ve salgın hastalıkları değil, aynı zamanda bölgedeki Türk gücünü de gösterir.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun Türkiye'deki askeri ateşesi olan Pominakowski, kitabının 1917 tarihli bölümüne, "Durum oldukça ciddi olmasına rağmen, Enver Paşa hâlâ ümidini yitirmemiştir" notunu düşer. Nitekim, 1918 yılında, Doğu Anadolu'daki şartlar Türkiye lehine değişmeye başladığında, Enver Paşa, Rusların boşaltmaya karar verdiği Kars, Ardahan ve Batum vilayetlerinin zaptı için 3. Ordu'ya emir verir.
Sarıkamış'ta "tek kurşun atmadan" savaş dışı kaldığı söylenen 3. Ordu; Rus, Ermeni ve Gürcü gönüllülerden oluşan bütün mukavametleri kırarak, 14 Şubat günü Erzincan'ı, 24 Şubat'ta Trabzon ve Nenehatun'u, 12 Mart'ta Erzurum'u geri aldı. 4 Nisan'da da Ardahan ve Sarıkamış'ı. Sonra Van, 18 Nisan'da da Beyazıt Türklerin oldu.
Rus-Gürcü müdafaa kıtaları tarafından savunulan Batum'da 600 subay ve 3 bin asker esir alındı. Nihayet, 26 Nisan'da Kars kalesi zapdedildi.
Mayıs başlarında, Kafkas Cumhuriyeti'nin delegeleri, Türkiye ile barış yapmak için Batum'a geldiler. Vehip Paşa, Ahilkelek, Gümrü, Nahcivan gibi bölgelerin boşaltılması karşılığında, barış yapılabileceğini söyledi.
Türk tarafının bu talebi, Ermeni topraklarının dörtte üçü demekti. Kafkas Hükümeti, bu talebi kabul etti. Fakat, Ermeniler kararsız kaldığından dolayı, Türkler mütarekeyi feshettiler. Yakup Şevki Paşa, Gümrü'de bulunan 17 bin kişilik Ermeni ordusuna hücum etti. Ermeni ordusu mağlup oldu. Şevki Paşa, Ermenileri takip etti ve Erivan önlerinde iken, Ermeni tümeni yok edildi.
Bu sırada, Gürcüler, Almanların akıl vermesiyle, Kafkas Federasyonu'ndan ayrılmaya karar verdiler. Halil ve Vehip Paşalar, müttefikleri Almanlar ile Gürcülerin çevirdiği oyunlara çok kızmışlardı. Ültimatom verilir ve Gürcülerin Türklerin şartlarını kabul etmemesi halinde, 30 Mayıs sabahı saat 4'de Türk ordusunun Gürcü sınırını geçeceği bildirilir. Bunun üzerine, Gürcüler de Türk tarafının şartlarını kabul ettiler.
Enver Paşa, 5 Haziran günü, Vehip Paşa ile durumu müzakere etmek ve ileri harekat için gerekli tespitleri yapmak için Batum'a gelir. Türk birlikleri, 10 Haziran'da Gümrü'den Gürcistan'ın başşehri Tiflis'e doğru yürüyüşe geçti. Tiflis'in Türklerin eline geçmesini istemeyen Almanlar da buraya birlik gönderirler. Ve Waronzovka bölgesinde, Türk ordusu ile Alman birlikleri karşı karşıya geldi. Yapılan savaşta Almanlar geri çekilmeye zorlandı ve bir kısmı da Türklere esir düştü.
Ve Türk ordusu, Ermenistan topraklarından geçerek, 20 Haziran'da Gence'ye varır. Ayrıca, Enver Paşa'nın emriyle Azerbaycan Ordusu'nun "İslam Ordusu" şeklinde teşkilatlandırılmasına başlanır.
Türk Ordusu Bakü'ye girdiği gün, Almanya, 1. Dünya Savaşı'nı kaybettiğini kabul edip ateşkes ister. Ve barış görüşmeleri için İtilaf Devletleri ile masaya oturur. Böylece, Osmanlı Devleti henüz yenilmemesine rağmen, kaybedenler safında yerini alır. Yani, gerçek anlamda bir yenilgi sözkonusu değildir.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Ordusu isimli eserde, savaşın bittiği gün bile, Osmanlı Ordusu'nun cephelerdeki asker sayısının 1 milyon olduğu yazılmaktadır. Bu, çok ciddi bir rakamdır.
Bütün gelişmeleri tek tek yazmanın imkanı yok. Burada anlatılmak istenen, Türk ordusunun Sarıkamış'taki kaybını telafi ettiği ve kaybettiklerini fazlasıyla aldığıdır. Ve yenilginin baş aktörü nasıl Enver Paşa ise, bu galibiyetlerin de baş aktörü odur. Üstelik, bunu, Birinci Dünya Savaşı'nın en kritik günlerinde başarmıştır.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun Türkiye'deki askeri ateşesi olan Pominakowski, kitabının 1917 tarihli bölümüne, "Durum oldukça ciddi olmasına rağmen, Enver Paşa hâlâ ümidini yitirmemiştir" notunu düşer. Nitekim, 1918 yılında, Doğu Anadolu'daki şartlar Türkiye lehine değişmeye başladığında, Enver Paşa, Rusların boşaltmaya karar verdiği Kars, Ardahan ve Batum vilayetlerinin zaptı için 3. Ordu'ya emir verir.
Sarıkamış'ta "tek kurşun atmadan" savaş dışı kaldığı söylenen 3. Ordu; Rus, Ermeni ve Gürcü gönüllülerden oluşan bütün mukavametleri kırarak, 14 Şubat günü Erzincan'ı, 24 Şubat'ta Trabzon ve Nenehatun'u, 12 Mart'ta Erzurum'u geri aldı. 4 Nisan'da da Ardahan ve Sarıkamış'ı. Sonra Van, 18 Nisan'da da Beyazıt Türklerin oldu.
Rus-Gürcü müdafaa kıtaları tarafından savunulan Batum'da 600 subay ve 3 bin asker esir alındı. Nihayet, 26 Nisan'da Kars kalesi zapdedildi.
Mayıs başlarında, Kafkas Cumhuriyeti'nin delegeleri, Türkiye ile barış yapmak için Batum'a geldiler. Vehip Paşa, Ahilkelek, Gümrü, Nahcivan gibi bölgelerin boşaltılması karşılığında, barış yapılabileceğini söyledi.
Türk tarafının bu talebi, Ermeni topraklarının dörtte üçü demekti. Kafkas Hükümeti, bu talebi kabul etti. Fakat, Ermeniler kararsız kaldığından dolayı, Türkler mütarekeyi feshettiler. Yakup Şevki Paşa, Gümrü'de bulunan 17 bin kişilik Ermeni ordusuna hücum etti. Ermeni ordusu mağlup oldu. Şevki Paşa, Ermenileri takip etti ve Erivan önlerinde iken, Ermeni tümeni yok edildi.
Bu sırada, Gürcüler, Almanların akıl vermesiyle, Kafkas Federasyonu'ndan ayrılmaya karar verdiler. Halil ve Vehip Paşalar, müttefikleri Almanlar ile Gürcülerin çevirdiği oyunlara çok kızmışlardı. Ültimatom verilir ve Gürcülerin Türklerin şartlarını kabul etmemesi halinde, 30 Mayıs sabahı saat 4'de Türk ordusunun Gürcü sınırını geçeceği bildirilir. Bunun üzerine, Gürcüler de Türk tarafının şartlarını kabul ettiler.
Enver Paşa, 5 Haziran günü, Vehip Paşa ile durumu müzakere etmek ve ileri harekat için gerekli tespitleri yapmak için Batum'a gelir. Türk birlikleri, 10 Haziran'da Gümrü'den Gürcistan'ın başşehri Tiflis'e doğru yürüyüşe geçti. Tiflis'in Türklerin eline geçmesini istemeyen Almanlar da buraya birlik gönderirler. Ve Waronzovka bölgesinde, Türk ordusu ile Alman birlikleri karşı karşıya geldi. Yapılan savaşta Almanlar geri çekilmeye zorlandı ve bir kısmı da Türklere esir düştü.
Ve Türk ordusu, Ermenistan topraklarından geçerek, 20 Haziran'da Gence'ye varır. Ayrıca, Enver Paşa'nın emriyle Azerbaycan Ordusu'nun "İslam Ordusu" şeklinde teşkilatlandırılmasına başlanır.
Türk Ordusu Bakü'ye girdiği gün, Almanya, 1. Dünya Savaşı'nı kaybettiğini kabul edip ateşkes ister. Ve barış görüşmeleri için İtilaf Devletleri ile masaya oturur. Böylece, Osmanlı Devleti henüz yenilmemesine rağmen, kaybedenler safında yerini alır. Yani, gerçek anlamda bir yenilgi sözkonusu değildir.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Ordusu isimli eserde, savaşın bittiği gün bile, Osmanlı Ordusu'nun cephelerdeki asker sayısının 1 milyon olduğu yazılmaktadır. Bu, çok ciddi bir rakamdır.
Bütün gelişmeleri tek tek yazmanın imkanı yok. Burada anlatılmak istenen, Türk ordusunun Sarıkamış'taki kaybını telafi ettiği ve kaybettiklerini fazlasıyla aldığıdır. Ve yenilginin baş aktörü nasıl Enver Paşa ise, bu galibiyetlerin de baş aktörü odur. Üstelik, bunu, Birinci Dünya Savaşı'nın en kritik günlerinde başarmıştır.
Sarıkamış Harekatı Ve Enver Paşa
- Birinci Dünya Savaşı'na kimin yüzünden girdik?
- Denize düşen yılana sarılır
- Enver Paşa ve Birinci Dünya Savaşı
- O feci gece ve geri çekilme
- Olumsuz kampanya
- Sansür meselesi
- Sarıkamış Harekatı'nı gerektiren nedenler
- Sarıkamış Harekâtı'nın doğurduğu sonuçlar
- Sarıkamış'tan sonra
- Soğuk, açlık ve hastalık
- Sonuç olarak
- Tarafsız bir bakış
- Ve geri çekilme...
- Ve Sarıkamış Harekatı