Bâbı Âli Baskını

Bu günkü sayfamızda, dağılma dönemindeki Osmanlı'da İttihat ve Terakki denilen belanın melanetlerinden birini anlatmaya çalıştık. Bazı kaynaklarca bu toprakların gördüğü ilk askeri darbe olarak ifade edilen Bâb-ı Âli Baskını, Osmanlı'nın en hassa olduğu dönemde patlak vermiştir. Hakkında düzinelerce kitap yazılan bu darbeyi imkanlarımız ölçüsünde anlatmaya çalıştık.

Bâb-ı Âli Baskını
Bab-ı Âli Baskını denilen vahim senaryo 23 Ocak 1913'te oynanmaya başladı. Filibeli Hilmi, Sapancalı Hakkı, Mithat Şükrü Bleda, Yakup Cemil, Mustafa Necip, Kara Kemal, Doktor Nazım, İzmitli Mümtaz, Silahçı Tahsin, Samuel Israel ve Ömer Naci baskını düzenleyenlerin önde gelen isimleriydi. Enver Paşa ve İttihatçı fedailerden Yakub Cemil'in başı çektiği grup, Büyük bir cüretle gündüz vakti gerçekleştirilen bu baskın ile başta Harbiye Nazırı Nazım Paşa olmak üzere on bir kişi katledildi.

Bâb-ı Âli baskınını iyi anlayabilmek için biraz geriye gitmek gerekir. II. Meşrutiyet'i ilan edildiği 1908'den beri perde arkasından ülkeyi yöneten İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1909'daki 31 Mart Olayı'nın bastırılmasından ve II. Abdülhamit'in tahttan indirilmesinden sonra iktidara yerleşmeye başladı. 30 Ocak 1910'da İttihat ve Terakki'ye muhalif Ahrar Fırkası kapatılırken, 9 Haziran 1910'da Sada-yı Millet Başyazarı Ahmet Samim Bey ve 10 Temmuz 1911'de Şehran Başyazarı Zeki Bey'in öldürülmeleriyle siyasi ortam iyice gerildi. İttihat ve Terakki hükümeti ortada dolaşan söylentilere dayanarak muhalifleri tutuklamaya başladı.

Halaskâr Zabitan, muhtıra yayınladı
Buna karşın ordunun içinde İttihatçılarla arası iyi olmayan subaylar da boş durmayarak, 1912 yılının Haziran ayında İstanbul'da 'Halaskâr Zabitan' (Kurtarıcı Subaylar) adı altında örgütlenmeye başladılar. Bu subaylar bir muhtıra yayımlayarak ülkenin II. Abdülhamit devrinde olduğu gibi bir buhran geçirmekte olduğunu ve çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, "Vatanın kurtarılmasının askerlere düştüğünü' ilan etti.

Balkan Savaşı'nın başlaması
İttihatçılar bu baskıya fazla dayanamayarak hükümetten çekildi. Gazi Ahmet Muhtar Paşa başkanlığındaki yeni kabine 22 Temmuz 1912'de kurulmuş ancak güvenoyu alamamıştı. Sadrazamın isteği üzerine Padişah meclisi fesh etti. 8 Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlamış, Osmanlı Ordusu subaylarının siyasete müdahale ile meşgul olması ve gruplara bölünmesi sebebiyle gerekli tedbirler alınamamıştı. Savaşa hazırlıksız yakalanan Osmanlı'nın elinden Rumeli'nin büyük bir kısmı çıktı. Alınan yenilgiler, Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın istifasına sebep oldu. Daha sonra 29 Ekim 1912'de Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa kabinesi kuruldu. Ülkedeki ve ordudaki bu karışıklık Bulgarların işine yaradı. Trakya'da ilerleyerek, Çatalca önlerine kadar vardılar. Osmanlı ordusunda başgösteren kolera salgını da herşeye tuz biber oldu. Rumeli'den kaçan binlerce göçmenin İstanbul sokaklarında perişan bir durumda bulunmaları ve her gün onlarca insanın ölmesi, Balkan devletleriyle Osmanlı hükümetini Londra'da masaya oturttu. 1878'de imzalanan Berlin Antlaşması'nın 23. maddesini öne süren Batılı devletler, bir Osmanlı eyaleti olan Bulgaristan'ın işlerine açıktan açığa karışmayı hak görüyorlardı. Bunlar, Bab-ı Âli'ye bir nota vererek Edirne'nin Bulgaristan'a ve Ege adalarının kendilerine bırakılmasını istiyordu. Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan ve ileri gelen devlet adamlarının katıldığı Şura-yı Umumi'de durum görüşüldü. Balkan Savaşı'nın ilk evresinde alınan yenilgiler sonrasında Kamil Paşa hükümeti Londra Konferansı'nda önerilen Midye-Enez sınırını kabul etmek istiyordu. Osmanlı ordusunun Lüleburgaz ve Kırklareli'nde de yenilgiye uğraması üzerine, olaylar iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı.

Hürriyet kahramanları (!)
Vatanı kurtarmak iddiasıyla ortaya konulan senaryo, 23 Ocak 1913'te, Filibeli Hilmi, Sapancalı Hakkı, Mithat Şükrü Bleda, Yakup Cemil, Mustafa Necip, Kara Kemal, Doktor Nazım, İzmitli Mümtaz, Silahçı Tahsin, Samuel Israel, Ömer Naci ve Enver Bey'in önderliğinde sahneye konuldu. Enver Bey ve İttihatçı fedailerden Yakub Cemil'in başı çektiği grup, cemiyetin Nuruosmaniye'deki merkezinden ata binerek Bab-ı Âli'ye yöneldi. Bu arada Talat Paşa da bir grup ittihatçıyla Babıali'ye gitmişti. Ayrıca Babıali binası civarındaki önemli noktalara altmış kadar İttihatçı yerleştirildi. Yol boyunca toplanan halkın da katılımıyla ellerinde bayraklarla tekbir getiren kalabalık Bab-ı Âli'ye vardı.

İttihatçılar'ın iktidar planları
İttihatçıları kullanarak sadaret makamına gelmek isteyen Harbiye Nazırı Nazım Paşa ordunun kritik noktalarına İttihat ve Terakki yandaşlarını getirdi. Bununla da yetinmeyen Nazım Paşa'nın tutuklanan birçok İttihatçıyı da salıverdi. İttihatçılar ise Nazım Paşa'yı ele geçirmenin vermiş olduğu güven ile faaliyetlerini genişletmiş ve ne pahasına olursa olsun tekrar iktidara gelmenin planlarını yapıyorlardı. Dönemin hızlı İttihatçıları, Prens Said Halim Paşa, Hacı Adil Bey, Ziya Gökalp Bey, Midhat Şürkü Bleda Bey, Cemal Bey (Paşa), Kara Kemal Bey, Dr. Nazım, Mustafa Necip Bey, Enver Bey (Paşa) ve Talat Bey (Paşa)'in organize ettiği bir toplantı ile darbenin nasıl şekilleneceğini tartışıyorlardı. Bu toplantıda alınan karar gereği bu iş Enver Bey ve ekibine bırakıldı. İstanbul'da bunlar olurken ordu içinde de hükümetin devrileceği ve askerin de bu işin içinde olacağı haberleri yayılıyordu. Bâb-ı Âli'de bulunan Meserret Kıraathanesi, İttihatçıların buluşma noktası olmuştu. Ordu içindeki subayların İttihat saflarına geçenleri, baskının olacağı anı burada bekliyordu. O günlerde İttihatçıların ağzından Edirne'nin Bulgarlar'a bırakılacağı haberi yayılmaya başladı.

"Ahalinin ve askerin isteği"
Kabine toplantı halindeyken Enver Paşa ve yanındakiler binaya girdi. Sadaret yaveri Ohrili Nafiz Bey ve Harbiye nazırının yaveri Kıbrıslızade Tevfik Bey ilk ateşte öldürülenlerden oldu. Bu aradaittihatçılardan Mustafa Necip te öldü. Vurulanlar arasında kapıyı bekleyen polis komiseri Celal Bey de vardı. Harbiye Nazırı Müşir Nazım Paşa gürültü üzerine kabine toplantısından balkona çıkıp ne oluyor demeye kalmadan Yakub Cemil tarafından alnından vuruldu. Silah sesleri üzerine kabine üyeleri dağılmıştı. Enver Paşa, Sadrazam Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa'nın makamına zorla girip, kafasına tabanca dayayıp, sert bir ifadeyle milletin kendisini istemediğini ve istifa etmesi gerektiğini söylüyordu. Kamil Paşa, padişaha hitaben yazdığı mektupta, "Asker tarafından gelen teklif üzerine isitifaya mecbur kaldığını" yazıyordu. İttihatçılar, buna ahali sözcüğünü de ilave ettirdiler. Böylece istifa gerekçesi ahali ve asker tarafından gelen teklife dönüştü. Bu sırada İttihatçıların ünlü hatiplerinden Ömer Naci ve Ömer Seyfettin, Babıali önünde toplanan kalabalığı coşturuyor, "Yaşasın Millet!.. Yaşasın İttihat ve Terakki!" diye bağırtıyordu. Büyük bir cüretle gündüz vakti gerçekleştirilen bu baskın ile başta Harbiye Nazırı Nazım Paşa olmak üzere on bir kişi katledildi.

İttihatçılar yeniden iktidar
Baskının akabinde İstanbul İttihatçıların denetimine geçti. Padişah V. Mehmet (Reşad), İttihatçıların isteği üzerine Mahmut Şevket Paşa'yı kabineyi kurmakla görevlendirdi. Böylece iktidar tekrar ittihatçıların elindeydi. Aynı gece Cemal Paşa İstanbul muhafızlığını, Azmi Bey polis müdürlüğünü ve Halil Kut merkez kumandanlığını ele geçirdi. Talat Paşa dahiliye nazırı vekili unvanını kullanarak vilayetlere çektiği telgrafta Kamil Paşa hükümetinin, Edirne vilayetini tamamen ve Ege adalarını kısmen düşmana bıraktığını ve bu kararını sorumsuz bir meclise tasdik ettirdiğini kaydediyor ve bu nedenle milli galeyan sonucu devrildiğini bildiriyordu.

Muhalifler susturuldu
Baskın sonrasında, mevcut Kâmil Paşa Kabinesi alaşağı edilirken, İttihat ve Terakki muhalifleri birer birer tutuklandı. Elinden sadaret mührü alınan Sadrazam Kamil Paşa, İstanbul dışına sürüldü.

SONUÇ
Yeni hükümet, Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa, Şeyhülislam Cemaleddin Efendi, Maliye Nazırı Abdurrahman Bey ve Dahiliye Nazırı Reşid Bey sürgüne gönderdi. Savaşa girmek ve savaşı beceriksizce yönetmek gerekçesiyle Gazi Ahmet Muhtar Paşa ve Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa kabineleri aleyhine soruşturma açıldı. Ülkede yaşanan darbe cephede pek bir değişikliğe sebep olmazken, 30 Mayıs 1913'te imzalanan Londra Antlaşması'yla, ağır barış koşulları kabul edildi.

Kronoloji:

1 Ocak 1993 Çekoslavakya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ayrıldı.

1 Ocak 1926 Takvim ve saatte yapılan değişiklik yürürlüğe girdi

1 Ocak 1959 Küba'da Fidel Castro dönemi

1 Ocak 1973 İngiltere'nin, AET'ye resmen katılışı 1 Ocak 1981 Yunanistan'ın AET'nin 10. üyesi oluşu

1 Ocak 1987 Çin'de binlerce öğrencinin Tianenman Meydanı'nda yürümesi

1 Ocak 1994 ABD, Kanada ve Meksika arasındaki gümrük duvarlarının ortadan kaldırılmasını öngören "Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi" (NAFTA) yürürlüğe girdi (1994).

2 Ocak 1523 Kanuni'nin Rodos'u fethi

3 Ocak 1961 Küba İle ABD arasında diplomatik ilişkilerin kopması

4 Ocak 1740 Osmanlı-İsveç Savunma Antlaşması'nın imzalanması

4 Ocak 1950 Hastalık Sigortasının Kabulü

4 Ocak 1610 Sultan Ahmet Camii'nin temelinin atılışı

5 Ocak 1809 Osmanlı - İngiltere arasında Çanakkale (Kal'ayı Sultaniyye) Antlaşması'nın imzalanması

6 Ocak 1972 Dışişleri eski bakanlarından Tevfik Rüştü Aras'ın ölümü.

6 Ocak 1693 4. Mehmet'in Edirne'de ölümü; yerine 2. Süleyman'ın tahta çıkışı (1693).

6 Ocak 1950 İngiltere'nin, Çin Halk Cumhuriyeti'ni resmen tanıması

7 Ocak 1858 Mustafa Reşit Paşa'nın ölümü

7 Ocak 1946 Demokrat Parti kuruldu

8 Ocak 1960 Hirfanlı Barajı'nın hizmete girişi

8 Ocak 1961 Milli Güreşçimiz Yaşar Doğu'nun vefatı

9 Ocak 1640 4. Murat'ın tahta çıkışı

10 Ocak 1556 Fuzûli'nin vefatı (1556)

10 Ocak 1792 Osmanlı Devleti ile Rusya arasında "Yaş Barış" antlaşmasının imzalanması

10 Ocak 1945 Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunievvel ve Kanunisani aylarının isimlerinin Ekim, Kasım, Aralık ve Ocak'a çevrilmesi

11 Ocak 1755 Haliç'in donması

12 Ocak 1944 Mareşal Fevzi Çakmak'ın emekliye ayrılması

12 Ocak 1920 Osmanlı Mebusan Meclisi'nin son toplantısı

13 Ocak 1986 Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın kuruluşu

15 Ocak 1459 Akşemseddin (k.s) hazretlerinin vefatı
15 Ocak 1988 İsrail askerleri Mescid-i Aksa'ya saldırdı

16 Ocak 1998 Refah Partisi kapatıldı

16 Ocak 1979 İran'da devrim; Humeyni'nin dönüşü ve Şah'ın kaçışı

17 Ocak 1991 Körfez Savaşı'nın başlangıcı

17 Ocak 1942 Ankara'da ekmek vesikaya bağlandı

18 Ocak 1910 Çırağan Sarayı yangını

20 Ocak 1921 İlk Teşkilatı Esasiye Kanunu (ANAYASA)'nun Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce kabul edilmesi

20 Ocak 1895 Darülaceze'nin kuruluşu

21 Ocak 1946 İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun kuruluşu

21 Ocak 1774 Padişah 3. Mustafa'nın ölümü; 1. Abdülhamit'in tahta çıkışı

21 Ocak 1522 Rodos'un fethi (1522).

22 Ocak 1517 Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye seferi

23 Ocak 1913 İttihatçıların Bab-ı Âli baskını

25 Ocak 1364 Sırp Sındığı Zaferi (1364).

26 Ocak 1948 Kazım Karabekir'in vefatı

26 Ocak 1699 Karlofça Barış Antlaşması'nın imzalanması

26 Ocak 1926 John Baird tarafından televizyonun icadı

27 Ocak 1299 Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu

27 Ocak 1937 Hatay Antlaşması'nın imzalanması

Konular