OSMANLIYI YIKAN AZINLIK OKULLARI

"Denetimi uzun yıllar tamamen terk edilen bu azınlık okulları, daha sonra devlete isyan edecekleri yetiştiriyordu... Müslüman bir ülkede, yüzyıllarca İslam’ın bayraktarlığını yapmış bir milletin torunları, çok kısa bir sürede birbirine düşebiliyorlarsa, bundan alacağımız çok önemli dersler vardır..."

Azınlık bile olmayan, hatta zaman zaman nereden geldikleri bile bilinmeyen bazı şahıslar, acaba neden gelip Türkiye’mizde, vatanımızda okullar açıyorlardı? Kuş uçmaz, kervan geçmez yörelerde bin bir zorluğa katlanarak, bazen at sırtında bazen de kendi sırtlarında malzemeleri taşıyarak okullar inşa eden bu kişilerin gayeleri neydi acaba?

Sayıları birkaç tane mi, yoksa birkaç yüz tane miydi? Kurulurken bunlara karşı tepki ne idi? Ürün olarak ne verdiler?

Bu insanlar neden öncelikle okullar, yabancı dil kursları, hastahaneler, dispanserler, yetimhaneler, yayınevleri ve geniş maksatlı yardım teşkilatlan şeklinde ortaya çıkıyorlardı.

American Board of Commissioners for Foreign Mission adlı kuruluş Osmanlılar zamanında Batı Trakya’ya 6, Kıbrıs’a 3, Musevilere 4, Batı Anadolu’ya 227, Orta Anadolu’ya 98, Doğu Anadolu’ya 102, Suriye’ye 59 ve Rumeli’ye 41 kişilik kadrolan yüksek maaşlarla niçin göndermişti?

Osmanlı devletindeki Katolik misyoner faaliyetlerine bir göz atalım:

- Fransiscain Rakipleri: Kilise ve okul (St. Antoine de Padae kilisesi.)

- Dominicain Rahipleri: Kilise ve okul (St. Antoine kilisesi).

- Cizvit (Jesuite) Rahipleri: Kilise ve okul (St. Pierre Kilisesi).

- Capucin Rahipleri: Dil okulu ve St. Benoit Kolejleri.

- Lanarist Rakipleri: Sosyal ve hayır kurumlan, erkek ve kız okulları, St. Joseph Koleji, Notre Dame de Sion).

- Gürcü Rahip ve Rahibeleri: Okul.

- Congregation (ivrea) Rahipleri: İtalyan okulları.

- Asuomption Rakipleri: İlkokul, sanat okulu, fakir ve kimsesizlere ait okul, Fransızca öğretmenliği gibi sahalarda faaliyet göstermişlerdir.

Tablodaki faaliyetlerin destekçisi Fransa olup Rum, Ermeni, Süryani, Yezidi ve kısmen de Yahudileri Osmanlı’ya karşı ayaklandırmayı hedeflemişti.

PROTESTAN MİSYONER FAALİYETLERİ

Protestanlar 18. yy’da Avrupa’da oldukça artmış 19. yy’da ise bütün dünyada faaliyete başlamışlardı.

İngiltere, Osmanlı topraklarındaki Fransız ve Rus tesirini kırmak için 1840 yılında Osmanlı topraklarında Ermenilere yönelik faaliyete başlamıştır. 1842 yılında ise Kudüs’te kurulan Protestan Kilisesi, Dürzileri de bu işin içine katarak, faaliyet alanının genişlemesini sağlamıştır.

Bu dönemde biri Cizvit papazlarınca kurulan St. Joseph ve diğeri Amerikalılarca kurulan Amerikan Koleji olmak üzere, bölgede iki tane üniversite faaliyete geçiyordu.

İlk defa 1820 tarihinde İzmir’de Amerikalı Misyonlar Yönetim Kurulunca başlatılan faaliyetler, 1879’a gelindiğinde 100 milyon dolarlık mal varlığına ulaşacak ve çoğunluğu doktor ve eğitimci olan 1000’den fazla Amerikan vatandaşı bu işe seferber edilecekti.

Bu sıralarda 21 misyon şeklinde faaliyet gösterilen şehirler şunlardır: Bursa, İzmir, Merzifon, Kayseri, Sivas, Trabzon, Erzurum, Harput, Bitlis, Van, Mardin, G. Antep, K. Maraş, Adana, Haçin, Ankara, Yozgat, Amasya, Tokat, Arapkir, Malatya, Palu, Diyarbakır, Ş. Urfa, Birecik, Elbistan, Tarsus ve İstanbul.

Bu çeşit faaliyetlere oldukça müsamahalı davranılması iştahı artıracak, 1863 yılında Robert. 1871 yılında İstanbul Kız Koleji ve 1903 yılında İzmir’de Enternasyonal Kolejler gibi okullar açılırken, Amerikan, İngiliz ve Fransız misyonerleri Osmanlı topraklarını sömürge haline getirecek fikri yapıyı oluşturuyorlardı.

Robert Koleji, Bulgar komitacılarına lider yetiştirirken, onun paralelinde Beyrut’ta kurulan Amerikan Protestan Koleji ise Arap milliyetçilerine lider üretiyordu.

Müşterek düşman olarak Müslüman Türklerin gösterildiği bu okullar, Devlet-i Aliye içinde ne kadar ırk varsa hepsini ayaklandırmak için ta köylere kadar uzanıyordu. Günümüzde de Üsküdar, İzmir, Tarsus Amerikan kolejlerinin de içinde bulunduğu orta dereceli misyoner okullarıyla, “Türkiye, sistemli ve teşkilatlı bir misyoner faaliyeti karşısında bulunmaktadır.”

Yabancı dil eğitimini elinde tutan bu gruplar yetiştirdikleri Divan-ı Hümayun tercümanlarıyla ikili oynamış ve devleti telafi edilemeyecek zararlara uğratmışlardır. Dil bilme avantajını ellerinde tuttuklarından devletin dış işleri ile ilgili makamlarında yoğun bir şekilde kümelenmişler ve buralarda aleyhte faaliyetlerine tesirli bir şekilde devam etme imkanı bulmuşlardır.

Denetimi uzun yıllar tamamen terk edilen bu azınlık okulları, daha sonra devlete isyan edecekleri yetiştiriyordu. Bu isyanlardan ve asilerden, Katoliklerden Fransa ve Avusturya, Ortodokslardan Rusya, Protestanlardan ise İngiltere ve Amerika mesuldü. Her şey maddi ve manevi olarak bu devletler tarafından sağlanıyordu.

Yukarıdaki şemada sıralanan bu okulların kuruluşunda, dini propagandaların yapıldığı ve diğer menfur emellerin gerçekleştirildiği mekanlar olmanın yanı sıra, temsil ettikleri ülkelerin kültürünü ve ticari nüfuzunu yerleştirecek bir seçkinler grubu oluşturma gayesini de taşıyordu.

İlk etapta göze çarpan bu okulların yanı sıra, Anadolu’nun çeşitli yerlerine açılan yaklaşık 900 tane okulun varlığı çok sonraları fark edilmişti. Bu çok sayıdaki okulun oldukça ücra yerlere kurulmasının sebep ve neticeleri, o yörelerde yaşanan olaylarla oldukça net görülebilmektedir.

1900 yılında sadece Amerikan Misyoner okullarının okul ve öğrenci sayılan aşağıdaki şemada belirtildiği gibidir:

OKULLARIN İDARİ ŞEKLİ Bu okullar, kuruluş özellikleri açısından direkt misyoner teşkilatına bağlı olarak hareket ediyor, yetki ve sorumlulukları misyon tarafından belirleniyordu.

Konuyu daha da açıklığa kavuşturmak için G. Antep Tıp Fakültesi’nin yönetim esaslarını ilgilendiren ve yönetim teşkilatı ile yapılmış anlaşmaya bir göz atmak faydalı olacaktır:

- Kolej yönetiminden sorumlu olan 8 kişiden dördü yerli Protestan Ermenilerden seçilecektir.

- Yüksekokul hakkındaki rapor ve dilekçelerin birer örneği Boston Misyon Merkezi ne ve Klikya İttihadına gönderilecektir.

- Yıllık gelir öğretim üyeleri arasında paylaştırılacak, zarar ABD tarafından karşılanacaktır.

- Eksiklikler Klikya İttihadı tarafından tamamlanacaktır.

- 25 yıllık geçiş devresinden sonra Yale Üniversitesi ile profesör mübadelesi yapılacaktır.

- Öğretmen aylıkları ve her türlü ihtiyaçları Bord Misyon teşkilatı tarafından tespit edilip karşılanacaktır.

Sadece Amerikan misyoner okullarına yabancı kuruluşlar tarafından yapılan yardım miktarı, 1914 yılı itibarıyla 3.954.000 dolardır.

Çoğu ruhsatsız olan bu mekanlar, başlangıçta evlerde ve dikkat çekmeyen yerlerde açıldıklarından, oldukça zor kontrol edilebiliyordu. Nitekim II. Abdülhamid’e verilen raporda, 284 okulun kendi döneminden önce açıldığı ve halen mevcut olan 392 Protestan okulunun da 51’inin ruhsatlı olduğu bildirilmektedir.

Zaman zaman yapılan düzenlemeler ile her ne kadar Osmanlı devleti, kağıt üzerinde müdahale yetkisi elde etmişse de, gerçekte bu okullar patrikhane ve hahamlar tarafından devlet içinde devlet gibi yönetilmişlerdir. Hatta padişaha bile karşı gelecek kadar güçlenmişlerdir.

Gönüllü öğretmenler tarafından çok kısa zamanda ırkçı duygularla yetiştirilen talebeler, küçük yaşta Osmanlı tarihini, coğrafyasını, matematiği ve kimyayı zerre kadar bilmezken, bütün ihtilalci liderler ve şairleri biliyorlardı. 1921 yılında Bafra’da yakalanan bir Rum kızı, bu okullar arasında kuryelik yapmak üzere yetiştirilmiştir.

İşin bir diğer yanı, yabancı okulların açılmasında okulu açan kişi ve kuruluş adına yabancı elçiliklerin aracı olması, müracaatı ve konunun sonuçlandırmasını üstlenmeleriydi. Bu da, işin içinde doğrudan doğruya devletlerin olduğunu göstermektedir. Bu devletler ve açtıkları okul sayısı şöyledir:

Amerikan okulları .............................465

İngiliz ................................................83

Fransız ..............................................72

Rus (Beyrut ağırlıklı)...........................44

İtalyan................................................24

Alman...................................................7

Avusturya.............................................7

Yunan (İzmir’de)...................................3

İran .....................................................2

Toplam............................................. 727 adet okul.

Kurtuluş savaşı sırasında manda fikri ortaya atıldığında o dönemin aydınlarından bir grubun aklına Amerika’nın gelmesi, bu okulların ne kadar gayelerine ulaştığını gösteriyordu.

Hemen hemen tamamında baskı ve çoğaltma makinelerinin bulunduğu bu okullardan sadece Amerika Misyoner Matbaasında Ermeni harfi Türkçe, Ermenice, Bulgarca, İbranice, Grek harfli Türkçe, Arap harfli Türkçe ve Rumca başta olmak üzere muhtelif dillerde 249 değişik kitap ve risale, toplam 48.464.172 sayfa basılarak dağıtılmıştır. Baskıda tercih edilen diller de göz önüne alındığında hedef kitle ortaya çıkmaktadır.

ÖĞRETMENLER

Çoğunluğu doktor, din adamı ve hukukçu olan bu öğreticilerin genel özellikleri:

1. Herhangi bir milli veya misyoner teşkilatına bağlı olması;

2. ideallerinin dini ve milli duygulara hizmet etmek, düşünceleri doğrultusunda yeni insanlar kazanmak veya yetiştirmek olması;

3. Halkla teması sağlayacak mesleklerden gelmeleri;

4. Azınlıklar ile işbirliği yapmaları;

5. Çalıştıkları bölge ve konularında özel eğitim görmüş olmaları;

6. Milli mücadelede işgal kuvvetleri ile ve yurt içindeki ihanet merkezleri ile işbirliği yapmaları şeklinde sıralanabilir.

Görüldüğü üzere meslekleri ne olursa olsun, gerekli zemin ve şartlar hazırlandığı veya hazır olduğu takdirde, samimi bir şekilde bir şeyler öğretilmeye çalışılırsa hadise ve şartlar istenen doğrultuda cereyan etmektedir. Müslüman bir ülkede, yüzyıllarca İslam’ın bayraktarlığını yapmış bir milletin torunları, çok kısa bir sürede birbirine düşebiliyorlarsa, bundan alacağımız çok önemli dersler vardır.

Çocuklarımızı, vatandaşlarımızı eğitmez ve onları ihmal edersek, çok fesat ve yalanı gerçek diye alır ve sonra vazgeçilmez bir tutku olarak canımızı verecek ölçüde batıla sahip çıkma noktasına gelebiliriz.

Şayet dünya dengeleri içinde bir yerimizin olmasını istiyorsak; söz konusu okulların tahribatını engellemeyi düşünüyorsak; özüne köküne, örfüne dinine, Hakk’a ve hakikate bağlı bir gençlik ve toplum özlüyorsak; insanımıza övünebileceği bir kimlik vermek düşüncesinde isek, dünyanın dört bir yanına gerçeğin mesajını götürecek gönüllü öğretici ve terbiyecilerin yetiştirilmesi, okullar açılması gerekmektedir.

Azınlık Okulları / Jeo. Müh. Nevzat BAYHAN / Eğitim

Konular