BALKANLARI NASIL KAYBETTİK?

Aşağıda okuyacaklarınız, Ahmet Refik'in "Sultan II. Abdülhamid'in Naaşı Önünde" başlıklı yazısından iktibas edilmiştir:

Bulgarlar, daha 1880 Berlin Kongresi'nden beri müstakil kiliselerine sahip olmak davasında idiler. Sultan Hamid, bu istiklâl verilirse Atina ve Sofya arasında hızlı bir yakınlaşma olacağını bildiğinden, bin bir bahane ile mâni olmuştu. Tecrübesiz İttihatçılar, Bulgar mebuslarının telkinleriyle bir "Kiliseler Kanunu" hazırlamışlar, benimsenmiş demokrasi prensiplerinin de görünürdeki felsefesi ile, Ortodoks unsurlar arasındaki dini inançlarının kendi kiliselerinde yerine getirilmesini kabul etmişlerdi. Selânik'teki Alâtini köşkünde göz hapsinde olan Sultan Hamid'e bir süre gazete verilmemiş, Ali Fethi'nin ısrarıyla bu yasak kalkınca, sâbık pâdişah, memleket ve dünya haberlerinden bilgi sahibi olmuştu. Ali Fethi'yi de, kızı Ayşe Sultan'ın evlenmesinde nikâh şahidi yapacak kadar sevmiş, ona güvenmişti. Şimdi Ali Fethi'yi dinleyelim:

"Sık sık huzuruna çağırıyor, benimle dertleşiyordu. Günlerini saat tamiri ve marangozlukla geçiriyordu. Fakat esas meşgalesinin, memleket meselelerinin ne hâle geldiğini adım adım takip olduğunu biliyor ve kendisinden dinlediklerimi hemen İttihat ve Terakki merkezi ile Mahmud Şevket Paşa'ya bildiriyordum. Bir sabah çok erken saatlerde beni istetti. Fevkâlâde nâzik, terbiyeli, aynı zamanda vakûr, hürmet telkin eden mizâca sâhipti. Nâdir şâhit olduğum hayret, hattâ dehşet içinde elindeki gazeteyi gösterdi:

'Ne yaptınız? Eyvah!.. Rumeli elden gitti. Böyle gaflet irtikâb edilir mi?' dedi. Kiliseler Kanunu'nun kabul edildiğine dair gazete haberini işaret ediyordu. Başını, iki eli arasına almış, sallayarak ilave etti:

'Ben otuz yıl, bin bir sebep icâdile Bulgar-Yunan ittifakına mâni oldum. Nasıl bu hâtayı irtikâb edersiniz? Eyvah!.. Yanlarına Sırpları, Karadağlıları da alacaklar, üzerimize çullanacaklar... Zaten Rusya da bunu bekliyor. Derhal İstanbul'dakileri ikaz ediniz. Vah vah... Rumeli elden gidiyor...

Dinlediğim tafsilatı da not ederek hemen İstanbul'a gittim. Talat Paşa'yı evinde ziyaret ettim, anlattım. Heyhat!.. Ne söylediyse hakikat oldu: Balkan ittifakı kurulmuş, düşmanlarımız birden üzerimize çullanmışlardı. Sultanı, Selanik'e Yunan kuvvetleri girmeden iki gün önce, Alman imparatorunun tahsis ettiği husûsî yatı ile, iki tarafında iki Alman harp gemisinin korumasında İstanbul'a getirebildik. İki gün geç kalsaydık, sâbık Osmanlı Pâdişahı, Yunanlılar'a esir düşecekti."

Fazilet Takvimi