Karanlıklar ülkesi

Sözü çok edilen aydınlık bir Türkiye canlandıralım gözümüzde: Önce ülkeyi derinden sarsan fail-i meçhuller; Kışlalı, Hablemitoğlu, Mumcu, Aksoy, Üçok… Hepsi için bugün arkalarında ne görüyoruz? Karanlık. Abdi İpekçi cinayeti; dönemin bütün en düst düzey bürokratları aramızda, hatta katili elimizde, en yakınındaki arkadaşları olayları ayrıntıları ile anlatıyor, ulaşılan netice; karanlık.

Susurluk kazası ile ortaya çıkan mafya, siyaset, işadamı, bürokrat denklemi, elde ne var; karanlık. Sonra malum failliler, Danıştay cinayeti, Başbakan’a suikast hazırlığı, emekliler çetesi; karanlık.

Kontr-gerilla, Jitem, Güneydoğu… karanlık. Devlet içinde devlet, derin devlet; karanlık. PKK ve bütün silahlı örgütler; karanlık.

Bir dönem ortaya çıkan, sonra çökertilen Hizbullah; karanlık. Çekiç-güç, İncirlik, Yüksekova; karanlık. 4 Temmuz 2003; karanlık. Sivas, Maraş, Çorum olayları, eldeki bütün delillere, yıllarca süren mahkemelere rağmen söyleceğimiz tek şey; karanlık.

Başbağlar katliamı, sanıkların yakalandıktan sonra serbest bırakılmasının sebebi; karanlık.

Türkiye’nin 12 Eylül 1980’den öncesi, tek kelime ile; karanlık. 12 Eylül öncesi sağcı, solcu grupların liderlerinin nasıl ve niçin böyle bir mücadeleyi yürüttüğü, silahları, emirleri ve gücü nereden aldıkları; karanlık. 1980’e kadar sosyalizmin, sonrasında 1997’ye kadar İslâmcılığın bir ideoloji olarak niçin ve nasıl yükseltildiği ve neden sırası geldiğinde yok edildiği; karanlık.

Bölücü başı devletin ve milletin en azılı düşmanı idi, son onbeş yılımız onun teröründen çekmekle geçti. Bir gün yakalandı, Türkiye’ye teslim edildi, idam cezası aldı, şimdi elimizde, ama ilişkiler ağı ve niçinlerin cevabı; karanlık. Ticaniler, Aczimendiler, doğrudan rejimi ve devleti hedef alan tarikatların(!) birden var olması sonra birden yok olması; karanlık.

28 Şubat 1996, 12 Eylül 1980, 27 Mayıs 1960… Darbeler günlüğü için tek açıklama, karanlık. Başbakan ve bakanlar darbe ile devrildi sonra idam edildi; karanlık.

Menemen olayı, İzmir Suikastı, Ali Şükrü Bey cinayeti ve hatta Latife hanım; karanlık. Sabahattin Ali’nin öldürülmesi, sebebi; karanlık. İttihat ve Terakki nedir, sorusuna verilen tek cevap; karanlık.

Enver Paşa hakkında bildiğimiz tek şeyin Sarıkamış faciasına sebep olduğu ve adının niçin hep olumsuzluklarla gündeme geldiği; karanlık. Ziya Gökalp’in ve Talat Paşa’nın İttihat ve Terakki’nin bir numaralı adamları olmasına karşılık, İttihat ve Terakki’yi reddeden yeni Cumhuriyetin onların fikirleri üzerinde yükselmiş olması; karanlık.

Lozan hakkında bildiklerimiz var, açılmayanlar; karanlık. Kurtuluş Savaşındaki İstanbul-Ankara ilişkileri; karanlık. Son günlerin en popüler tekkesi ve onun ilişkiler ağı; karanlık.

Siyasi parti liderlerinin Amerika ile dostane münasebetleri ve Batı ile olan ilişkilerin iç yüzü; karanlık.

Devleti trilyonlarca lira zarara uğratan, bankaların içini boşaltan saygın işadamı, bankacı esnafının durumu; karanlık. Batık bankalar, ödenmeyen krediler; karanlık.

Bir dönem yıldızı parlatılan sonra birden gözden düşürülen İmam-Hatip okullarının niçin böyle bir müdaheleye maruz kaldığı; karanlık. Türkiye’nin, Misak-ı Milli sınırlarından ancak tarih derslerinde söz etmesi, uluslar arası meselelerde bunu bilmiyormuş gibi davranması; karanlık.

Başörtüsünün Türkiye’den kovulmak istenmesinin gerçek sebebi; karanlık. Birbiri ardına işlenen cinayetler, tecavüzler, hırsızlıklar, geçirdiğimiz toplumsal şiddetin ve cinnetin nasıl olup da bu noktaya geldiği; karanlık.

Liste uzayıp gidiyor. Siyasi hadiselere kabaca bir göz attığımızda, birkaç küçük pırıltı dışında arkalarında çok koyu bir karanlığın olduğunu görüyoruz. Bunca bilinmeyenine, bunca karanlığına, bunca esrarına rağmen hep neyden söz ediyoruz; aydınlık Türkiye’den. Niçin; bütün bu karanlıkların aydınlığa kavuşması, bizden sonrakilerin de yanmaması için.

Karanlıktan kurtulmanın tek çaresi, aydınlık yerde durmaktır. Aydınlık eli, yüzü, işi ve kalbi temiz olanların ve temiz kalmasını başarabilenlerin gözlerinden fışkırır. Temiz olmak ve temiz kalmak hem dünyamız hem de ahiretimiz için aydınlık getiren tek yoldur bize.

Osman Toprak


Konular